TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK LİSE YERLEŞKESİ, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN VE BAKAN TEKİN'İN KATILDIĞI TÖRENLE HİZMETE AÇILDI

03 Şubat 2025 14:47

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esenyurt Recep Tayyip Erdoğan Eğitim Külliyesi'nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, 2024-2025 eğitim öğretim yılının ikinci döneminin öğrenciler ile öğretmenlere başarılar getirmesi temennisinde bulundu.
 
Hatıraları daima kalplerde yaşatılan şehit Şenay Aybüke Yalçın, şehit Necmettin Yılmaz ve tüm şehit öğretmenleri rahmet ve minnetle yâd eden Erdoğan; büyük emekler veren, hayatını kaybetmiş tüm öğretmenlere de Allah'tan rahmet diledi.
 
Erdoğan, Esenyurt Recep Tayyip Erdoğan Eğitim Külliyesinin İstanbul'a, öğrenciler ve öğretmenlere hayırlı ve uğurlu olması temennisinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada eğitim alacak gençlerin gelecekte çok önemli roller üstleneceklerine, büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasında son derece faydalı vazifeler ifa edeceklerine yürekten inandığını belirterek, "Liselerin, uygulama okullarının ve bilim sanat merkezlerinin yer aldığı külliyemizde toplam 345 derslik, 88 laboratuvar, 33 destek eğitim odası, 33 zümre odası, 11 iş sağlığı ve güvenliği odası ile 11 revir bulunuyor. Aynı şekilde 1000 kişi kapasiteli 2 konferans salonumuz, 500 kişilik kütüphanemiz, 2 kapalı spor salonumuz, 8 basketbol sahamız ve suni çimli 2 futbol sahamız da yine eğitim külliyemizde öğrencilerimizin hizmetine sunuluyor." diye konuştu.
 
"Türkiye'nin en büyük planetaryumunu bugün hizmete açıyoruz"
Tüm bunların yanında külliyede bilim sanat merkezi bünyesinde 350 metrekare oturum alanı ve uzay gözlem kulesine sahip Türkiye'nin en büyük planetaryumunu hizmete açtıklarını vurgulayan Erdoğan, böylelikle eğitimden bilime, sanattan spora, kültürden teknolojiye tam tekmil eğitim ve öğrenim üssünü İstanbul'a kazandırmış olduklarını bildirdi.
 
Erdoğan, 20 Ocak 2023'te temelini bizzat atıp inşa sürecini çok yakından takip ettiğini dile getirerek, böyle bir kampüsün bugün açılışını yapmanın kendisi için ayrı bir gurur ve mutluluk kaynağı olduğunu söyledi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Unutmayın, her eser sahibini anlatır. Bizlere, ülkemize ve gençlere böyle eserler kazandırma imkânı veren Rabb'imize sonsuz hamd, desteklerini yirmi iki yıldır bizden esirgemeyen necip milletimize de kalpten teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.
 
Allah ömür verdikçe, milletin desteği ve duası da olduğu müddetçe eserlere yenilerini eklemeye devam edeceğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
 
"Geleceğimizi emanet ettiğimiz, aydınlık yarınlarımızın güvencesi olan evlatlarımızın nitelikli ve çağın ötesinde bir eğitim almaları, ülkemizin istikbal ve istiklali açısından vazgeçilmezdir. İçinde bulunduğu zamanı, mekânı ve şartları, tüm yönleriyle kavrayan, imkân ve kabiliyetlerini iyi kullanan, sahip olduğu birikimle geleceğe yön verecek genç kuşakların eğitimi, bizim temel önceliğimizdir. Yirmi iki yılı aşan iktidarlarımız boyunca eğitim ve öğretim, üzerinde titizlikle durduğumuz alanların hep en başında gelmiştir."
 
Nereden nereye geldiklerini göstermesi açısından birkaç temel rakam paylaşmak istediğini belirten Erdoğan, "Milletimizin oyuyla Türkiye'yi yönetme sorumluluğunu devraldığımız 2002 yılında eğitime ayrılan bütçe yalnızca 7,5 milyar liraydı, bugün bu tutar yükseköğrenim dâhil toplam 2 trilyon 186 milyarı geçti. Yirmi iki yıl önce derslik sayısı sadece 367 bindi, biz bu sayıyı tam iki katına, 735 bine çıkardık. 80 yılda yapılan dersliklerden çok daha fazlasını son yirmi yılda inşa ettik. Yine bu dönemde 820 bin öğretmenimizin atamasını gerçekleştirdik. Bu, şu demek: Mevcut öğretmenlerimizin yüzde 80'ini biz göreve başlattık." ifadelerini kullandı.
 
Erdoğan, 60-70 kişinin aynı anda ders işlediği kalabalık sınıfların tarih olduğunu, kendisinin okuduğu dönemlerde İstanbul'da 80, Anadolu'da 100'ü aşkın öğrencilerin olduğu sınıfların bulunduğunu dile getirdi.
 
Derslik başına öğrenci sayısını ilköğretimde 23'e, ortaöğretimde de 22'ye indirdiklerine dikkati çeken Erdoğan, öğretmen başına düşen öğrenci sayısını ilkokulda 18'e, ortaokulda 14'e, ortaöğretimde 12'ye çekerek gelişmiş ülke standartlarını yakaladıklarını anlattı.
 
Erdoğan; öğrencilerin yemek, ulaşım, barınma ve eğitim bursları gibi temel ihtiyaçlarını da içeren kapsamlı destek mekanizmaları oluşturduklarını belirtti. Ders kitaplarının vatandaşların en önemli sorunlarından biri olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir hafta sonraya kırtasiyeciden randevu alıp kitabımızı, defterimizi alırdık. Şimdi son yirmi iki yılı söylüyorum, yaklaşık 4 milyar ders kitabını ücretsiz dağıtarak bu yükü de ailelerimizin sırtından aldık." diye konuştu.
 
Erdoğan, öğretmenlerin mesleki gelişimlerini desteklemek ve özlük haklarını iyileştirmek amacıyla Anayasa Mahkemesinin iptali sonrası Öğretmenlik Mesleği Kanunu'nu tekrar çıkardıklarını anımsatarak şunları söyledi:
 
"15 Ocak itibarıyla eğitim programını tamamlayan 66 bin 658 öğretmenimiz uzman öğretmen, 249 bin 198 öğretmenimiz de başöğretmen ünvanı alarak eğitim öğretim tazminatından yararlanmaya başladı. Uzman ve başöğretmenlerimize her ünvan için ayrı ayrı olmak üzere bir derece verdik. Yaptığımız yasal düzenlemelerle öğretmenlerimize karşı işlenen kasten yaralama, tehdit ve hakaret gibi suçlarda cezaların artmasını, böylece caydırıcılığın sağlanmasını temin ettik. Her zaman söylüyorum, bugün tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. Bizim kültürümüzde öğretmene asla el kalkmaz, öğretmenin eli öpülür. İster veli, ister öğretmenlerimizin evlatlarından ayrı tutmadığı öğrencisi olsun, bu durum fark etmez. Hükûmet olarak şiddetle mücadele konusunda çok hassasız ve tavizsiz bir politika izliyoruz."
 
"Evlatlarımızı bağımlılık yapan kötü alışkanlıklara karşı korumakta kararlıyız"
İnternetin, sosyal medyanın, şiddet içerikli dizilerin ve ülke toplumuna yabancı popüler kültürün yaygınlaşmasıyla artış gösteren olumsuz hadiselerin üzerine kararlılıkla gittiklerini vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
 
"Evlatlarımızı tütün, sigara, alkol, uyuşturucu başta olmak üzere bağımlılık yapan her türlü kötü alışkanlığa karşı korumakta kararlıyız. Gençler, bir Cumhurbaşkanı olarak değil, bir baba olarak değil, bir büyüğünüz olarak özellikle sizlere rica ediyorum, adeta yalvarıyorum, sakın ha! Bu kötü alışkanlıklardan sıyrılın, bunlara asla prim vermeyin. Gençlerimizin hayatını karartan zehir tacirlerine nefes aldırmayacak, hepsinin tepelerine binecek, bu alçakların yakasına yapışacağız. Toplumda veba gibi yayılan dijital ve ekran bağımlılığı da gündemimizin en üst sırasındadır. Paylaşım platformlarının daha sıkı denetlenmesi ve kullanımına yaş sınırı getirilmesi dâhil çeşitli düzenlemeleri değerlendiriyoruz."
 
Erdoğan, hayatında sigara ve alkol gibi bağımlılıkların asla olmadığını belirterek, "Evlatlarıma, torunlarıma nasıl bunlardan sakınmalarını tavsiye ediyorsam sizlere de aynı şekilde bunlardan sakınmanızı tavsiye ediyorum. Dijital mecraların kontrolsüz, başıbozuk ve pek çok tehditle dolu ikliminde evlatlarımızı yalnız ve sahipsiz bırakamayız." dedi.
 
Kim ne derse desin özgürlük bahanesiyle körpe dimağların işgal ve iğdiş edilmesine seyirci kalmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, 2025 Aile Yılı'nda dijital mecra oyun ve paylaşım platformları kaynaklı sorunlarla mücadelede de yeni tedbirleri devreye alacaklarını kaydetti.

"Eğitim alanındaki yeni trendleri takip ediyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimin dünyadaki değişimlerden en fazla etkilenen alanların başında yer aldığına işaret ederek konuşmasını şöyle sürdürdü:
 
"Eğitim alanındaki yeni trendleri ve politikaları biz de çok yakından takip ediyor, gerekli adımları atıyoruz. Öğretmen yetiştirme modellerini inceleyerek eğitim standartlarımızı en iyi seviyeye ulaştırmak üzere Millî Eğitim Akademisini kurduk. Akademiye kabuller, ÖSYM tarafından ilki 13 Temmuz'da düzenlenecek Akademi Giriş Sınavları ile gerçekleşecek. Öğretmen adaylarımızı göreve başlamadan önce mesleğe tam olarak hazırlayacak bu akademinin on dört ay sürmesini planlıyoruz. Mevcut öğretmen ve yöneticilerimizi de 5 yıllık periyotlarla akademide yapılacak alan bazlı mesleki gelişim eğitimleriyle destekleyeceğiz."
 
1381 engelli öğretmen ataması yapılacak
Eğitimde fırsat eşitliğini, yalnızca öğrenciler için değil, öğretmenler için de en temel ilke olarak benimsediklerini söyleyen Erdoğan, engelli öğretmenlerin istihdamı noktasında tüm imkânları seferber ettiklerini aktardı. Erdoğan, "Bugün burada bir müjdeyi sizlerle ve milletimizle paylaşmak istiyorum. 2025 yılında 1381 engelli öğretmenimizin atamasını yapıyoruz. Bakanlığımız çok yakın zamanda duyuruya çıkacak ve başvuruları kabul edecek. Tüm engelli öğretmenlerimiz için hayırlı uğurlu olsun diyor, sınava girecek adaylara şimdiden başarılar diliyorum." diye konuştu.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitime yaptıkları yatırımların meyvelerini kısa sürede toplamaya başladıklarını belirterek, Aralık 2023'te yayımlanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) raporuna göre, Türkiye'nin son yirmi yılda matematik ve fen bilimleri alanındaki performansını istikrarlı şekilde artıran dört ülkeden biri olduğunu kaydetti.

"Araştırmaya katılan tüm ülkeler arasında puanını en fazla artıran ülke olduk"
Geçen yılın son ayında açıklanan Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) 2023 raporunda, Türkiye'nin hem kısa hem de uzun vadede eğitim performansını önemli ölçüde yükselttiğinin göze çarptığını vurgulayan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
 
"Bu raporda bilhassa 4 ve 8. sınıf düzeyindeki sonuçlar Türkiye'nin başarı grafiğinin yukarı yönlü seyrettiğini ortaya koyuyor. Buna göre Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında 4. sınıf düzeyinde fen bilimleri alanında birinci, matematik alanında ise ikinci sırada yer aldı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri de dâhil, araştırmaya katılan tüm ülkeler arasında puanını en fazla artıran ülke olduk. Aynı rapora göre 8. sınıf düzeyinde OECD üyesi ülkeler içinde puanını en fazla artıran birinci ülke olan Türkiye, 44 ülke arasında matematikte 13, fen bilimlerinde ise 7. sıraya yerleşti. Tüm alanlarda ve tüm sınıf düzeylerinde bugüne kadarki en yüksek başarı sırasını elde etmenin mutluluğunu yaşıyoruz."
 
Başarılı tablodan dolayı öğretmenleri ve öğrencileri tebrik eden Erdoğan, bunların aynı zamanda eğitim politikalarının ve yöntemlerinin ne kadar isabetli olduğunu açık şekilde gösterdiğini belirtti.
 
"Hakkın, hakikatin ve güzelliğin peşinde olan nesiller yetiştirmeyi hedefliyoruz"
Erdoğan, son dönemde eğitim felsefelerinde adeta bir paradigma revizyonuna giderek "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli"ni geliştirdiklerini dile getirdi.
 
Esaslı bir dönüşümü ihtiva eden bu modeli, çağın ihtiyaçları ve bilimsel gelişmeler doğrultusunda, yenilikçi ve derinlikli bir anlayışla şekillendirdiklerine dikkati çeken Erdoğan, "Merhum Nurettin Topçu bir yazısında şöyle diyordu: 'Âlem üç şeyin mecmuundan ibarettir: Varlık, düşünce ve hareket. Bunların hepsini kendinde toplayan insan, üç şeyin peşinde olmak için yaratılmıştır. Hakikatin, hayrın ve güzelliğin'. Biz de yeni öğretim programımızla bir yandan öğrencilerimizi akademik olarak en donanımlı şekilde hayata hazırlarken diğer yandan da okuyan, düşünen sorgulayan bununla birlikte hakkın, hakikatin ve güzelliğin peşinde olan nesiller yetiştirmeyi hedefliyoruz." dedi.
 
Tüm kesimlerle istişare içinde, bilimsel ve pedagojik ilkeleri esas alacak şekilde hazırladıkları bu modeli ilkokul 1. sınıf, ortaokul 5. sınıf, ortaöğretim hazırlık ve 9. sınıf düzeylerinde uygulamaya başladıklarının altını çizen Erdoğan, mesleğini özveriyle yapan idealist öğretmenlerin de desteğiyle bilgili, karakterli ve şuurlu bir gençliği, yarınların Türkiye'sine kazandırmış olacaklarını aktardı.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esenyurt Recep Tayyip Erdoğan Eğitim Külliyesi'nin hayırlara vesile olmasını dileyerek, "Bu muhteşem eserin şehrimize kazandırılmasında emeği geçen eski Bakanımız ve Ordu Milletvekilimiz Mahmut Özer'i, Millî Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin'i, yüklenici firmalarımızı ve hayırseverlerimizi, TMSF'yi, işçisinden mühendisine tüm emek sahiplerini tekrar tebrik ediyorum. Tüm öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin, velilerimizin hayırlı ve bereketli bir eğitim öğretim yılı geçirmelerini diliyorum." ifadesini kullandı.
 
Bakan Tekin: "Eğitim, toplumsal hafızamızı diri tutan köklü bir medeniyet bilinciyle şekillenen bir süreçtir"
Bakan Tekin de yaptığı konuşmada, 2024-2025 eğitim öğretim yılı bahar döneminin başlamasıyla yeni bir sürecin adım atan milyonlarca öğrencinin, büyük bir fedakârlık ve adanmışlıkla görev yapan öğretmenlerin ve yavrularını en güzel şekilde yetiştirmek için çaba gösteren velilerin heyecanını ve umutlarını yürekten paylaştığını söyledi.
 
Yeni eğitim öğretim yılının bütün öğrencilere, öğretmenlere ve velilere hayırlı olmasını dileyen Bakan Tekin, "Eğitimi yalnızca bireysel başarılarla ölçülen bir alan olarak görmek, onu dar bir çerçeveye hapsetmek; insanı mekanik bir varlık, toplumu da tüketim odaklı bir organizma olarak tasarlamak demektir. Oysa eğitim yalnızca diploma veren ya da kariyer basamaklarını hızlandırmayı sağlayan değil milletimizin ruhunu, ahlakını ve kültürel mirasını koruyarak ihya eden, toplumsal hafızamızı diri tutan köklü bir medeniyet bilinciyle şekillenen bir süreçtir." diye konuştu.
 
Bugün eğitim denildiğinde yalnızca bireysel rekabetin ekonomik verimliliğini ve diplomayı merkeze koyan bir zihniyetle karşı karşıya olduklarına dikkati çeken Bakan Tekin, insanın bu zihniyetle köksüz, bağlamsız, kimliksiz ve tarih bilincinden yoksun bir özneye indirgendiğini vurguladı.
 
Bakan Tekin, eğitimin de sadece ona teknik beceri kazandıran bir mekanizmaya dönüştürüldüğünün altını çizerek, "Hâl böyle olunca eğitim, yüzyılları aşan birikimi aktarmak ve insanı hakikatin izinde yürüyen bir şahsiyet olarak yetiştirme ideali değil, bireyi köklerinden ve fıtratından uzaklaştırarak onu tüketim kültürünün edilgen bir parçası yapan bir araç hâlini alıyor. Oysa bizler biliyoruz ki maarif, insanı insan kılan, ona kökleriyle bağ kurmayı, ruhunu mayalamayı ve aynı zamanda geleceğe yön vermeyi öğreten kutlu bir mefkûredir." ifadesini kullandı.
 
Yusuf Tekin, eğitimi medeniyet iddiasından koparmanın toplumu hafızasız, bireyi ise aidiyetsiz bırakmak olduğunu anlattı. Bu nedenle eğitimi, evrensel, bilimsel ve insani bireysel gelişimi esas aldığı kadar toplumsal hafızayı koruyan bir sistem olarak da inşa etmeye gayret gösterdiklerine işaret eden Tekin, "Eğitim sistemimizi hem bilimsel ve pedagojik ilkelerle temellendirilmiş hem de milletimizin köklü değerleriyle harmanlanmış medeniyet iddiamızı diri tutan bir yaklaşımla inşa ediyoruz çünkü kimliksizleştirilen nesiller aidiyet duygusunu, tarih şuurunu ve millet olma bilincini kaybederek kendi varoluşlarına da yabancılaşırlar. Geçmişinden koparılan bir nesil köksüzleşir. Kendini ait olduğu toplumu ve yön vermesi gereken geleceği kaybeder." değerlendirmesinde bulundu.
 
"2002'den beri süregelen yükselişimiz son PISA ve TIMMS sonuçlarıyla bir kez daha teyit edildi"
Bakan Tekin, son yirmi üç yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın destek ve himayelerinde insanı bütün yönleriyle yetiştirmeyi esas alan, yalnızca akademik başarılarla değil ahlak ve fikrî derinlikle kuşatan bir eğitim sistemi inşa etme yolunda tarihi adımlar attıklarını anımsattı.
 
"Bu süreçte eğitimi sadece fiziki yatırımlarla değil; öğrencisinden öğretmenine, teknolojik altyapısından müfredatına geniş bir çerçevede ele alınan bütüncül bir eğitim ekosistemi anlayışıyla yeniden şekillendirdik." diyen Tekin; eğitimde fırsat eşitliğini güçlendiren politikaları hayata geçirirken okulları modern imkânlarla donattıklarını, öğretmenlerin niteliğini arttıracak reformlar gerçekleştirdiklerini, sınıf mevcutlarını azaltıp derslik sayılarını artırarak ve teknolojiyi eğitimin ayrılmaz bir parçası haline getirerek bilgiye erişimi kolaylaştıran, bireysel gelişimi destekleyen güçlü bir altyapı oluşturduklarını bildirdi.
 
Hayata geçirilen eğitim politikalarının ve reformların sağlam bir zemine yerleştiğini uluslararası ölçekte de gördüklerini anlatan Bakan Tekin, "2002 yılından beri süregelen yükselişimiz, son PISA ve TIMMS sonuçlarıyla bir kez daha teyit edilmiş oldu. Bu raporlarda açıkça Türkiye'nin başta matematik ve fen bilimleri olmak üzere son 20 yılda dünyada en istikrarlı yükseliş gösteren ülkelerden biri olduğu açıkça ifade edilmektedir." bilgisini paylaştı.
 
Gelinen noktayı yeterli görmediklerine işaret eden Bakan Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Eğitimde elde ettiğimiz bu ivmeyi daha kapsayıcı, daha derinlikli ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu anlayışın en büyük tezahürü olarak Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ni hayata geçirdik. Müfredatımızı katı bilgi aktarımlarından uzaklaştırarak beceri temelli bir öğrenme sürecine dönüştürmeyi, öğrencimize kendi yaşamıyla içinde bulunduğu toplumla ve küresel gelişmelerle bütünleşen bir eğitim sunmayı amaçladık ve bilgiyi birbirinden kopuk kompartımanlar hâlinde değil, hayatın doğal akışı içinde ilişkilendirerek sunan disiplinler arası bir perspektifle kurgulanmış esnek ve dinamik bir yapı inşa ettik. Bu çerçevede yeni müfredatımız tarihimizi bir bütün halinde ele alan, millî iradenin güçlenmesine katkı sunan, özgür düşünmeyi teşvik eden bilimde, sanatta, teknolojide ve sosyal yaşamda yetkin bireyler olarak yetiştiren bir vizyon taşımaktadır."
 
Bakan Tekin, "Türkiye Yüzyılı" vizyonuyla Türk milletinin köklü değerleriyle yoğrulmuş bir nesil yetiştirme idealinin sistematik bir şekilde hedef alındığını ifade etti.
 
"Bu milletin evlatlarını fikriyle özgür, ruhuyla güçlü, ahlakıyla sağlam bireyler olarak yetiştirme irademizden asla vazgeçmeyeceğiz"
Maarif sistemini sabote etme ve eğitimde atılan devrim niteliğindeki adımları gölgelemek için var gücüyle çalışanlara bazı sorular sormak istediğini aktaran Bakan Tekin, şunları kaydetti:
 
"Siz nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz? Tarihine yabancılaşmış, kendi kimliğini reddeden, küresel akımlara teslim olmuş bir Türkiye mi istiyorsunuz? Millî ve manevi değerlerini özümsemeyen; erdemden, ahlaktan ve toplumsal sorun bilincinden yoksun nesiller yetiştiren bir eğitim sistemi mi istiyorsunuz? Bu milletin evlatlarını fikriyle hür, vicdanıyla güçlü, irfanıyla derin nesiller olarak yetiştirme idealimizden de rahatsızsınız. Eğitim sistemimizi yıllarca ideolojik dayatmalara mahkûm eden çarpık zihniyetin artık hükmünü yitirmiş olmasından mı kaygı duyuyorsunuz? Öğretmenlerimizi eğitimde özne kılmak, sınıfları aktif öğrenme ortamlarına dönüştürmek yerine tekdüze ve mekanik bir öğretim anlayışına mahkûm eden bir Türkiye mi arzu ediyorsunuz? Tarihini parça parça öğrenen değil, bütüncül bir perspektifle kavrayan Osmanlıdan cumhuriyete, Kurtuluş Savaşı'ndan bugüne kadar büyük yürüyüşünü idrak eden bir nesil yetiştirmemizden mi rahatsızsınız? Mavi Vatan'ı, Gök Vatan'ı, savunma sanayisindeki büyük yatırımlarımızı öğrenmeyen, yerli ve millî üretime değil; ithalata bağımlı zihniyetli nesilleri yetiştiren bir eğitim anlayışını mı savunuyorsunuz? Bizi çağın ilerisinde 22. yüzyıl becerileriyle donanmış nesiller yetiştirmeye çalıştığımız için mi eleştiriyorsunuz? Yoksa teknolojiye yön veren değil, onu sadece tüketen, bağımlı nesiller yetiştiren bir Türkiye mi arzu ediyorsunuz? Daha adil, daha özgür, daha güçlü bir Türkiye inşa eden bir eğitim sisteminden mi rahatsızsınız? Milletin iradesine kilit vuran, kendi geleceğini inşa edemeyen, bağımlı ve yönlendirmeye açık bir Türkiye mi istiyorsunuz? Daha açık bir şekilde ifade edeyim. Kendi tarihini özümseyen, değerleriyle barışık, çağın gereklerine hâkim nesiller yetiştirmemizi istemeyenler neye hizmet ettiklerini ve neyi arzuladıklarını milletimize açıkça açıklamak zorundadırlar ama biz buradayız, bu milletin evlatlarını fikriyle özgür, ruhuyla güçlü, ahlakıyla sağlam bireyler olarak yetiştirme irademizden asla vazgeçmeyeceğiz."